Göbeksiz erkek balkonsuz eve benzer...

Perşembe, Aralık 08, 2005

II. Gün

Bu sabah iyice benimsemeye başladığım yarım ekmeğimle haşır neşir olurken fark ettim ki yediğim her şey itinayla boğazıma diziliyor... Bu öyle bir psikolojik savaş ki sanırım beyinim yarım ekmek yememe bile müsade etmeyecek. Bu düşüncelerle başladığım II. Diyet Günümde hayata dair yeni şeyler öğrenmeye başladım bile...

Bunlardan ilki: Diet kola adı verilen bir tür meşrubat. İlginç bir şekilde bildiğimiz, normal kolaya benziyor ama sadece benziyor... Bir diğeri de, yapılan istatistikler, "Diyetisyen" meslek grubundaki insanların, kilo vermesine yardımcı oldukları insanlardan genellikle daha kilolu olduklarını göstermiş. Sanırım bundaki en büyük etken, verdikleri diyet listelerine inanmaları ve bunu uygulamaları. Bugün elime geçen bir diyet listesi karşısında ağzım bir karış açık kaldı diyebilirim. "Diyetisyen insanı" bir öğüne iki çeşit çorbayı ve yanında muhtelif gıdaları sığdırabilmiş olmasıyla eminim övünüyordur. Hafif hafif diyet bisküvimi kemirirken, yağsız çorba hayaliyle o lokanta senin bu lokanta benim sürüklenen arkadaşımın aç kalacağını anlamasına sayılı dakikaları vardı...

Bugün neredeyse hiçbir şey yememiş olmanın etkisiyle akşam yemeğini erken sayılabilecek bir saatte yedim. Fakat gün boyunca çektiğim "özenti krizleri"min etkisiyle "makarna" adı verilen ilginç bir yiyecekle tanıştım. Telefonda beni özendiren sevgilime inat, yıllar sonra yumurta bile yedim. Bir koca tabak salata ve bir kase yoğurdu da belirtmeden geçemeyeceğim...

Diyet düşüncelerine yoğunlaştıkça fark ettim ki bu konunun ana felsefelerinden biri sağlıklı yiyecekler tüketmek sanırım. Bu psikolojinin içine girdikçe yediğim besinlerin "ağır kolestrol" ve "kalp çarpıntısı" gibi tutkulardan uzaklaşıp salatalık ve domates boyutuna kaydığını da söylemeliyim.

Son olarak günün anlam ve önemine binaen bir göz attığım baskül "88" sayısı üzerinde bana el sallıyordu...

1 Comments:

  • Teşekkür ederim Xtra'cım ve Yeşim'cim... İrade biraz bilinç ile alakalı sanırım... Bu vücudun efendisi benim, burada benim sözüm geçecek ey "yağlar" diyebilmeli insan... Ve sözünün arkasında durabilmeli...

    By Blogger Hezarfen, at 09 Aralık, 2005 23:29  

Yorum Gönder

<< Home